“Devlet aklı”ndan söz ederiz; kimileri yücelterek, överek, kimileri eleştirip yererek. Eskiler “hikmet-i hükûmet” ya da “hikmet-i devlet” derlerdi. Terimin bugün kullandığımız hali, yani devlet aklı, “devletin de aklı mı olurmuş”, ya da “akılsız devlet” türünden yüzeysel algılamalara ve yorumlara neden oluyor.
Oysa hikmet-i devlet kavramında, “hikmet” sözcüğünün işaret ettiği, hâkimlik, bilgelik, akıl kavramları yanında, ağırlıklı olarak “insanlar tarafından anlaşılmayan gizli amaç, sır, sıradan fanilerin akıl erdiremediği gizli neden, ilk bakışta anlaşılması güç gerçek nedenler” anlamı vardır. Fransızcadaki “raison d’état” terimi de akıldan çok devletin kendine özgü nedenleri, sırları ve amaçları anlamına gelir. Tam bu noktada, devlet aklıyla derin devlet buluşur.
Başka türlü söyleyecek olursak, özünde devlet aklı derin devletin aklıdır.
Ardındaki güçlerin, azmettiricilerin bir türlü bulunamadığı cinayetlerle (örnekse: binlercesi arasından Hrant Dink cinayeti, Güneydoğu’daki faili meçhuller, Uğur Mumcu, Hablemitoğlu, Zirve, vb cinayetleri); akıl, vicdan, izan sahibi herkesi bu ülkede hukuk, adalet ve yargıdan kuşkuya düşüren, isyan ettiren yargı kararlarıyla (örnekse: Pınar Selek davası); askerî darbeler, müdahaleleler, darbe planları, darbe davalarıyla; Susurluk, Şemdinli, geriye doğru gidecek olursak 6- 7 Eylül, 1978-79 Maraş, Sivas, Çorum, vb. katliamlarıyla ve onlarca siyasal suikastle gündemden hiç düşmeyen derin devletin aklı kimlerin aklıdır? Hangi akıl, ya da hangi nedenler ve amaçlar hepimizin kaderine hükmediyor?
Özellikle son 16 yıl ! Hikmet –i Hükümet olan AKP iktidarı bir devlet aklıysa , ülkenin burnu pis kokulara bu kadar alıştırılmazdı. Ortada derinler dediğimiz bir yapının varlığından bugün için söz edemeyiz .
Çünkü ; AKP milletvekili Şamil Tayyar “ Derin Devlet yeniden kurulmalı “ demişti . Tarihler 15 Temmuz FETÖ darbesi sonrasını gösteriyor.
Eski Başbakan Binali Yıldırım , referendum sürecinde meydanlarda “ Derin devleti tasfiye ettik “ demişti.
AKP kanadından bu tür söylemler devalı surette yapılıyor.
Eğer bir devlet aklı var olsaydı ! Bugün AKP iktidar değil , tarihe gömülmüştü . Ülkenin kanun ve kurallarının bu denli hiçe sayıldığı başka bir dönem yaşanmamıştır.
Bazı aklı evveller , 24 Haziran seçim sonuçları sonrası Bahçeli `nin devlet aklı olduğundan falan bahsederler . Bahçeli , Baykal ve Erdoğan ittifakı on altı yıldır bu topraklarda ve ülke pisliğin dibine kadar batmış durumda. Hala bilgelik gibi klişe bir cümleyi sosyal medya ve gazete köşelerinde yazmaya cüret edenler var.
Süleyman Demirel’e derin devleti sorduklarında, “Ben hiç öyle bir şey görmedim, derin devlet falan yoktur, derin devlet askerdir” diyor. “
Bu zihniyeti “devletin bekası” ve bu bekayı sağlamak için her türlü aracın meşruiyeti olarak özetleyebiliriz. Tabii ki devletin bekasından kast edilen aslında muktedirlerin ideolojilerinin ve çıkarlarının bekasıdır. Devlet aklı bu çıkarlara ve ideolojik konuşlanmalara göre biçimlenir. Demirel’in “derin devlet askerdir” önermesi gerçeğin sadece bir bölümüdür.
Bugün yaşadıklarımıza adres arayacak olursak askeri ele geçirilmiş orduyu örnek verebiliriz. Unutmayalım ! Ergenekon ve Balyoz süreci …
AKP döneminde ise Şenkal Atasagun ve Emre Taner tarafından sivilleştirilmeye çalışılan MİT kurumu , artık dün CIA tarafından ödenen maaşlar varsa , bugün kimler kimlerle irtibatlı . İlla bir gün açığa çıkacak .
Derin devlete ulaşmak ancak bu zihniyete dokunmakla, onu değiştirmekle olur. Devlet yüceltmesinden kurtulup devletin birey yurttaşların haklarını ve huzurlarını sağlayıp korumakla yükümlü bir aygıt, bir hizmetkâr olduğunun anlaşılıp içe sindirilmesiyle olur.
Dahası derin devlet aklının dayandığı tehdit ve düşman algısından, “devlet gerekli durumlarda rutin dışına çıkabilir” anlayışından, devlet kutsamasına dayanan kof hamasetten kurtulmakla olur. Devletin bekası değil yurttaşın hak ve özgürlüğünün bekası diye düşünebilmekle olur.
Derin zihniyet değişmeden derin devlete ulaşılamaz. Derin devlet, aslında son derece sığ olan devlet aklının, devlet zihniyetinin kristalize olmuş halidir. İktidarlar, ideolojik tercihler ve kadrolar da değişse, “derin akıl” yeni gelenler tarafından devletin bekası odaklı aynı zihniyetle kurgulandıkça tehdit ve düşman tanımı değişerek aynen sürer gider.
Bu tanımlamalar belirtilen TÜRK DEVLET AKLINA uymaz. Derin devlet ya da devlet aklı vatandaşına zulmetmez. Mevcut hale gelmemizin sebebi Türk Devlet aklı değildir. Gerçeği mafya kılıklı güç sahiplerinin kendi şahsi ikballerinin dışında bir şey değildir.
Yazı dizisinin üçüncüsünde geneli topladık . Bir daha aptalca beyanlarla milletin kafası bulandırılmasın dedik . Bunun yanında bugünler de dolar tavanlarda geziyor .
Devlet aklı savunuculuğu yapan cehalet kafaları buna bir açıklama yapmalılar. Yalan dolanın ayakçılığı yapanlar bugün kendilerini ifşa etmişlerdir. Bazı hatalar affedilmez. Bu böyle biline !
Son bir örnek ; Lozan güncellenmeli diyenler bunun en güzel örneği . Aynı kişiler Lozan anlaşmasını tanımıyorlardı .
El Cevap ; “ Bunun uluslararası hukukta yeri yok “ diyenlere verilen cevap “ Siyaseten yapılabilir.”
Anlatmaya çalıştığım bu.
Sevgilerle kalın .
Ricam ! Kiitaplarımı okumayı unutmayın .
Hüseyin Hakkı KAHVECİ Kitapları
The post Hüseyin Hakkı KAHVECİ | Devlet Aklı 3 – Doları çıkartmış demek ki ! appeared first on Kuzgun Portal.