Darbeleri araştırırken…

Dün zaten yazmıştım. Bugün devam edelim. Darbeleri araştırırken eğer içinizde darbe esnasında görevde olan isimler milletvekili olarak yer alıyorsa burada müphem bir durum var demektir.

Zat-ı muhteremler halen iktidar partisi içerisinde milletvekili olarak duruyorsa adama sorarlar bu darbeleri araştırma komisyonu neye hizmet ediyor?

Yani siyaset kurumu yine kendisi çalıp kendisi oynuyor. Birilerine darbeci diyebilmek için öncü görevi yapan komisyonların bağlı bulunduğu iktidar partisi içerisinde 12 Eylül darbesinde vali olarak yer almış olan isimler olsa olsa vatandaşa manüpilasyon, gündem sıkışıklığında özel operasyon ve kendi suçlularını saklamak için bir argüman olarak kullanılan araç olur.

İşine geldiğinde “Biz milli hükümetiz “ diyenlerin milli olup olmadıkları bizatihi dün komisyona bilgi veren eski devlet bakanı Ufuk Söylemez açık ve net olarak ifade etmiş.

Refahyol döneminde koalisyonun ekonomisini yöneten yani kaptanı olan Ufuk Söylemez o dönem  Doğru Yol partili olup merkez sağ ‘da siyaset yapan çok önemli bir ekonomist. Öyle ki sonradan veya diplomalı ekonomist değil. Veya tuhafiye dükkânından ekonomi dümenine getirilmiş bir isim değil. Türkiye’de Ufuk Söylemez, İlhan Kesici gibi siyasetçiler bugün için aktif siyasetin dışında duruyor.

Komisyona Söylemez’in  çok önemli açıklamaları var. Tabii anlayan için. Söylemez “Koalisyon sorunlarına rağmen ekonominin bir yılda yüzde 7,5 büyüdüğünü belirtiyor. Reel faizler yüzde 12’ye kadar indirilmiş. Refah yol dönemi, son 20 yılda Hazine borçlarının geriye gittiği tek dönem. Sıcak paraya geçit vermeyen milli bir ekonomik politika, borçlanmayı azaltan bir hükümet. IMF, Amerika ve dış güçler bundan rahatsız oldu.  ABD ve emperyal güçler bunu istemediler. ABD açısından Milli Görüş gömleğini çıkarırsan sorun yok, ABD için en tehlikeli politika milliliktir’’ demiş. Tam da bugün yaşananların cümleler içerisinde özetini belirtmiş.

O halde Sayın Erdoğan “ Milli Görüş gömleğini çıkardık” derken boşuna dememiş. Yani AKP’nin milli bir siyaset ve ekonomi politikası gütmeyeceğini gerek 28 Şubat süreci, gerekse Sayın Erdoğan’ın o günlerde yaptığı açıklaması ile örtüşmüş oluyor.

Ve devam ediyor.” AK Parti’nin de bu durumu bildiği için hükümeti kurarken ‘’Milli Görüş gömleğini çıkardık’’ demek zorunda kaldığını ve AK Parti’nin ‘’Milli Görüş gömleğini yeniden giydim’’ demesi durumunda ülkenin yeniden 28 Şubat benzeri bir süreci, daha da kötü bir biçimde yasayabileceğini “ belirtiyor.

Tabii AKP’li komisyon başkanı Sayın Nimet Baş itiraz ediyor. “  AK Parti hükümetleri zaten milli diyerek “ günü kurtarmaya çalışıyor. Önümüzde ki günlerde kim ne kadar milli diye bir yazı dizisi kaleme alacağım. Tavsiyem Sayın Baş’ın okuyarak mensubu olduğu parti ve siyasetin ne kadar milli olduğunu kibirlenmeden anlaması, eğer milli ise zaten çıkıp zaten milli diyerek kimsenin kendisini savunmasına gerek yok. O yüzden biraz da bu çıkışla Sayın Nimet Baş komisyonun ne kadar tarafsız olduğunu göstermiş oldu. Hatta tarafsızlığını kendi partisine sahip çıkarak deklere etmiş oldu. Bu komisyonun tarafsızlığını bu söylemler tartışmaya açmıştır.

Söylemez, 28 Şubat sürecinin renkli devrimler zinciri içerisinde yer aldığını ve AKP’nin bu süreçte ortaya çıkmış olmasının artık anlaşılması gerektiğini “Bugün ‘’Arap Baharı’’ gibi planlı hadiselerin yaşandığını öne sürerken ‘’ilk renkli devrim 28 Şubat’tır. Ukrayna, Gürcistan gibi ülkelerde daha sonra yapıldı’’ diyerek belirmiş.

Darbeleri araştırma komisyonu bu hali ile tarafsız olmalıdır. Siyasi savunma yeri değildir. Yarın Allah muhafaza başka komisyonların karşısına çıkmak durumuna düşünce bu cümleleri sorarlar.

Hüseyin Hakkı KAHVECİ      18 Ekim 2012 Perşembe ( Anayurt )