Ortada seçim yok araştırma şirketleri her hafta açıklama yapıyor. Şöyle arttı. Böyle fark attı. Ciddi olarak açıklıyorlar. Fakat tamamen yönlendirme operasyonu olup, 100 gün geçerken 100 şehit veren bu ülkenin insanlarının kafasını sanki hiçbir şey olmamış gibi kimse oy kaybetmiyor havası vererek dayan millet alternatifin yok demeye çalışıyorlar. Nafile…
Şimdi bu araştırma şirketlerinin gazete sayfalarında çarşaf çarşaf yayınlanan araştırmalarının inandırıcılığı ne teyit ediyor. Tabii olarak seçimlerde çıkan sonuçlar.
Seçim sonuçları özellikle siyasi partilerin seçim dönemlerinde son viraja girerken gerek medya gerekse fısıltı gazetesi üzerinden halkın beynine enjekte ediliyor. Sandık başına giden seçmen tabii olarak güçlü olduğunu düşündüğü partilerden yana tavır koyarak aslında maniple oluyor.
Seçmen kendi partisine sahip çıksa bugün mecliste bulunan siyasi partiler bu kadar milletvekilliği elde edemeyecekler. Fakat seçmen büyük bir medya bombardımanına hesapta yandaş olmayan araştırma şirketleri tarafından tabi tutuluyor. Aslında sonucu araştırma şirketleri tayin ediyor.
Mesela Genel seçimde % 47 oy alan AKP, belediye seçimlerinde % 38 oy alıyor. Arada bulunan 10 puanlık fark normal bir genel seçimde dördüncü bir partinin barajı aşmasına neden oluyor. Peki, bu manipülasyona seçmen nasıl düşürülüyor? Hal bu ki parlamento’da yer bulunan siyasi partilerin içerisinde Erbakan’ın Saadet, Ecevit’in DSP’si ve Demirel gibi dev bir ismin DP’sinin olmaması hem hayatın olağan akışına aykırıdır. Hem bunun bilimsel olarak seçmen psikolojisi açısından açıklanabilme olanağı yoktur.
Aynı tezgâhı sadece iktidar için meclis’te dün ve bugün gurubu bulunan siyasi partilerde yapıyor. Aslında herkes bu partilerden DSP , Saadet ve DP’den seçmen kaparak parlamentoya giriyor. Mesela Demirel’in kemik seçmeni adresine yani partisinin dışında hiçbir yere oy vermese DP bugün barajı geçmiş olurdu. DSP ve Saadet partisi içinde aynısı geçerli. Çünkü CHP ve MHP’nin almış oldukları oy kendi oyları değil. AKP’nin de almış olduğu oy yani kemik diyebileceğimiz oy oranı % 15‘ ler civarında. Bununda Erbakan’ın Saadet partisinin kemik oyu olduğunu düşünürsek bugün çoğunluk iktidarı olanların aslında yarın seçmenin geçmişine sahip çıkma ihtimalini göz önüne alındığında parlamentoya milletvekili olarak girebilme şansları yok.
İşte burada görevi araştırma şirketi olarak doğruyu halka anlatmak olan şirketler tamamen mevcut siyasi yapıdan rahatlıkla nemalandıkları için yönlendirme operasyonunun içerisinde direk olarak ön cephe piyadesi gibi yer alıyorlar. Peki, bu değirmenin suyu nerden geliyor?
Bu değirmenin suyunun nerden geldiğini kâğıt üzerinde belki açıklayabilirsiniz. Fakat bunun muhakemesi yapıldığında kimse açıklayamaz. Şöyle düşünelim Sayın Arınç kendisi diyor; “Aslında AKP’nin oyu % 30 ama sonuç böyle çıkıyor.”Çünkü cephede medya üzerinden vatandaşı kararsız seçmen olarak dağıtan iktidar yanında yer alan ve mevcut TBMM yapısından nemalanan araştırma şirketleri var. Peki, bu araştırma şirketlerinin sahipleri ne kadar iktidara yakın?
GENAR araştırma şirketi AKP’li Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu tarafından kurulmuş. Şirketin yönetim kurulunda Hüsrev Hatemi, Ümit Meriç, Nilüfer Narlı, Davut Dursun, Haluk Şahin, Arus Yumul ile AKP eski milletvekili ve parti üst yönetiminde yer alan Edibe Sözen var.
Konsensüs Araştırma Şirketi aynı şekilde Ak partili birçok ismi barındırıyor.
ANAR Araştırma Şirketi 1998’de Ankara’ da kurulmuş. ANAR araştırma şirketinin sahibini herkes çok yakından tanıyor. Eski İçişleri Bakanı ve şimdi Başbakan yardımcısı olan Sayın Beşir Atalay.
Pollmark Araştırma Şirketi 2003 yılında kurulmuş. Pollmark’ ın ortakları arasında İbrahim Dalmış, Ertan Aydın, Yusuf Ziya Özcan ve İhsan Dağı var. Son iki ismin Ak parti ile yakınlığını anlamamak için müneccim olmak gerekmiyor. Bu kamuoyu araştırma şirketi de AKP’ye yakınlığı ile tanınıyor.
DENGE adlı araştırma şirketleri de önde gelen şirketlerden. Denge Araştırma Şirketinin yönetim kurulu Hasan Basri Yıldız da Sayın Başbakan Erdoğan’a yakın isimlerden.
Bazılarını yazdım. Ne kadar yakınmış? Herkes kendi adresine dönmeli ve dönme dolap artık durmalı.
Anayurt Gazetesi
Hüseyin Hakkı KAHVECİ 12 Eylül 2012 Çarşamba