“Devlet aklı neyse, bizim Devlet sıkıntılı” II.Bölüm
Eskilerin ifadesi ile “hikmet-i hükümet”.
Almanca: staatsrasion, Fransızca: rasion d’etat kavramlarının Türkçedeki karşılığı.
- “hikmet-i hükümet” dedikleri modern çağın geleneksel devlet teorisinin kilit kavramlarından biri “egemenlik” ise diğeri “hikmet-i hükümet”tir. söz olarak değilse de kavram olarak uzun bir geçmişi bulunan hikmet-i hükümet gerçi son on yıllarda pek kullanılan bir ifade değildir. bu terimle anlatılmak istenen şey, bugün daha ziyade “güç devleti”, “güç politikası”, “iktidar problemi” gibi kavramlarla ifade edilmektedir(meinecke 1998: 409). Türkiye’de ise aşağı yukarı ayni anlamda olmak üzere “devletin ali menfaatleri”, “milli menfaat”, “devletin korunması”, “devlet politikası” gibi kavramlar kullanılmaktadır. Son yıllarda ayrıca “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” ve “laik cumhuriyet” kavramları devlet elitlerince hikmet-i hükümetin bütün “gerekleri”ni kapsayan bir tür üstün referans sistemi olarak görülmektedir. Mamafih, gerek hikmet-i hükümet terimi gerekse bugün onun yerine kullanılan ifadeler özünde ayni fikre işaret etmektedirler: Siyasetin devlet merkezli kavranması. Bundan dolayı, hikmet-i hükümet kısaca “siyasette devletçilik” veya “devletçi siyasi felsefe” olarak tanımlanabilir.
Türkçe’deki “hikmet-i hükümet” terimi fransızca “raison d’etat” teriminin karşılığıdır ve bu doğru bir karşılıktır. bunun yerine “devlet akli” denmesinin (sancar 2000) isabetli olmadığı kanaatindeyiz. Gerçi Fransızca “etat” aslında “devlet” demek ise de, biz “coup d’etat”yi da “devlet darbesi” olarak değil, “hükümet darbesi” olarak türkçe’ye çeviriyoruz, ama ona verdiğimiz anlam Fransızlarınkinden farklı değildir. Öte yandan, “akil” “raison” kelimesinin (reason) tek anlamı değildir; o ayni zamanda “neden/gerekçe”, “illet”, “hikmet” gibi anlamları da ifade eder. Esasen “hikmet-i hükümet” Türkçe’deki başka bir ifadeyi -“hikmetinden sual olunmaz” ifadesini- de çağrıştırdığı için, “hikmet” kelimesi terimin devlete izafeten kullanılması durumundaki delaletlerini/çağrışımlarını şaşırtıcı derecede isabetle anlatmaktadır. Sonra, bir şeyin “hikmeti”ni anlamak da “herkesin harcı” değildir. Bu durumda, bizatihi devletin ve ona izafe edilen karar ve politikaların varlık nedeninin kendisine özgü olduğu ve sıradan yurttaşların bunu kavrayamayacakları fikrini hatıra getirdiği için “hikmet-i hükümet”in “raison d’etat”nin en isabetli karşılığıdır.
“hikmet-i hükümet”in bize Fransızca’dan geçmiş olması şaşırtıcı olmasa gerektir. Çünkü, kavram her ne kadar 16. yüzyılda İtalya’da doğmuş ise de asıl gelişimini Fransa’da göstermiştir. Hikmet-i hükümet düşüncesi Fransız devlet geleneğinde kök salmış bir fikirdir(vincent 1987: 69-70). kavramın Türkçe de kolayca karşılığını bulmuş olması da, onun ifade ettiği temel fikrin bizim devlet geleneğimize hiç de yabancı olmamasından kaynaklanmaktadır.
- Hikmet-i hükümetin özü hikmet-i hükümet bir siyasi felsefenin sembolik adIdIr; Bu devlet merkezli bir siyasi felsefedir. Bu felsefe devleti bizatihi bir amaç ve “kendinde varlık” olarak görür. Buna göre, iktidar, ahlak, adalet ve hukuktan bağımsız olup, bunlardan önce gelir. Geleneksel olarak, hikmet-i hükümet, meinecke’nin (1998: 1) ifadesiyle, “ulusun sevk ve idaresinin temel ilkesi, devletin birinci hareket yasası” olarak anlaşılır. Bu yasa devlet adamına devletin sağlamlığını ve gücünü koruması için ne yapması gerektiğini söyler. Bu düşüncenin temel varsayımı politika ile ahlak ve adalet arasında bir çatışmanın var olduğu ve bu çatışmada belirleyici olanın politika olması gerektiği fikridir.
Hikmet-i hükümet felsefesine sempatik bir bakış onun siyasette farklı ihtiyaçları bağdaştıran bir ilke olarak görülebileceğini ileri sürer. Buna göre, hikmet-i hükümet “kratos ile ethos arasında, yani iktidar insiyakinin tahrik ettiği tutum ile ahlaki sorumluluğun gerektirdiği tutum arasında… bir köprü”dür. Devlet varlığının en üstün noktasına ulaşmak için, neyin icab-i hale uygun ve yararlı olduğuna ilişkin bir düşünce olan hikmet-i hükümete göre hareket edilmesi gerekir. Hikmet-i hükümet köprüsünde, insan hayatındaki “olan”la “olması gereken”e ilişkin başka ikilemlerde (nedensellik ile ideal, doğa ile zihin gibi) saklı olan türden ürkütücü ve rahatsız edici bir zorluk vardır(meinecke 1998: 5)
Hikmet-i hükümet doktrininin en temel eylem kılavuzu politikada devlet olmanın ve/veya devlet yönetiminin “zaruretleri”nin tanınmasıdır. Genel olarak “devlet” olmanın zaruretleri yanında her bir devletin ayrıca kendine özgü zorunlulukları da vardır. Ahlaktan ve adaletten bağımsız olan bu zorunluluklar doğa yasası gibidirler, onlardan kaçınmak mümkün değildir. Hikmet-i hükümet politikada tutulması gereken yol konusunda yöneticilere tercih alanı bırakmaz; onlar “sebep-sonuç ilişkisinin demirden zinciri” (meinecke 1998: 2) içinde hareket etmek zorundadırlar. Bütün devlet faaliyetinin bu zorunluluklara göre tasarlanıp yürütülmesi gerekir. Bu zorunluluklar politikada sonuç almak için uygunsuz olan araç ve yollara başvurulmasını haklı kılar.
Siyasette “iyi” amaçların araçları meşru kıldığı anlamında hikmet-i hükümet (ragione di stato) terimini ilk kullananlar 16. yüzyıl İtalyan yazarları guicciardini ve della casa’dir. Terime olan ilgi Nicollo Machiavelli’nin prens’inin (1532) ve Giovanni Botero’nun temel eserinin (della ragion di stato, 1589) yayımlanmasından sonra artmış ve devletin amaç veya çıkarlarının araçları haklı gösterdiği düşüncesi artık yaygın olarak bu adla anılmaya başlanmıştır.
ikinci hikmet-i hükümet anlayışı “gerçekçi”dir; iktidarın kendini idame ettirmeye dönük güçlü “insiyakı”na (ve ihtiyacına) dikkat çeker. Mamafih, hikmet-i hükümetin nihai değeri bütün devletin iyiliği (well-being) ve sağlığıdır. Bu ise siyasi tedvirde rasyonaliteye ve icab-i hale uygunluğu gerektirir. Hikmet-i hükümetin savunucuları, Meinecke’ye göre, kinik diplomatlar olmayıp, daha ziyade, kendi anlayışlarına göre, bütün devletin yararına faaliyet icra eden adanmış kamu hizmetkarlarıdır. Mesela Kardinal Richelieu kamu hizmetinde gayretkeş/hamiyetliydi ama o da devletin üstün ahlakiliği ve düsturu ihanetlere karşı olağan hukuki süreçleri terk edip olağandışı tedbirlere başvurmayı gerektirebileceğini düşünüyordu.
Hukuk devleti anlayışına göre, hukuk yoksa devlet de yoktur; Hukukun olmadığı yerde var olan sırf bir örgütlü şiddettir.
Hukuk devleti sadece kendini hukukla kayıtlayan devlet demek değildir, o aynı zamanda kişilere hukuk güvenliği sağlayan devlet anlamına da gelir. yine hukuk devleti, hukukun, hukuk uygulamasının ve tüm devlet faaliyetlerinin eşitlik ilkesini gözetmesini, kişiler arasında keyfi olarak ,bu arada dünya görüşüne ve hayat tarzına göre ayrım yapılmamasını zorunlu kılar. hukuk devleti, onları ister “insan” (insan hakları), ister “kişi” (medeni haklar/hukuk), isterse “vatandaş” olarak (siyasi haklar) muhatap alsın, her durumda bireylere eşit muamele etme yükümlülüğü altında olan devlet demektir.
Hukuk devletindeki “hukuk” herhangi bir hukuk değildir. Başka bir anlatımla hukuk devleti ile “kanun devleti” veya “mevzuat devleti”nin anlamları birbirinden tamamen farklıdır. Eğer öyle olmasaydı, Nazi almanya’sını, Stalin rusya’sını ve 12 Eylül rejimini de hukuk devleti olarak nitelemek gerekirdi.
Bu yüzden Türkiye’de hukuk devleti veya hukukun egemenliği değil, haklılığını “hikmet-i hükümet”ten alan “devletin hukuku” vardır ve egemen olan odur. Bu anlayış kendisine en uygun düşen hukuk doktrinini bulmakta da gecikmemiş ve hatta onu dogmatikleştirmiştir. Bu, hukukun egemenin iradesinin ifadesinden ibaret olduğunu vaz eden pozitivist hukuk doktrinidir.
Devam Edecek…
Hüseyin Hakkı KAHVECİ Kitapları
Kaynaklar
– Barry, Norman (2000). an ıntroduction to modern political theory (london: macmillan, 4th ed.).
d’entreves, a. p. (1977), natural law: an ıntroduction to legal philosophy (london: hutchinson, 2nd ed., repr.).
– Erdogan, Mustafa (1999), anayasal demokrasi (ankara: siyasal yayinevi, 3. b.).
Erdogan, Mustafa (1997), “türkiye bir hukuk devleti olabilir mi?”, rejim sorunu (ankara: vadi yayinlari) içinde, ss. 37-42.
– Forsyth, Murray (1996), “carl schmitt: the concept of the political”, forsyth, m. & keens- soper, m. (eds.), the political classics: green to dworkin () içinde, ss. 78-99.
lane, jan-erik (1996), constitutions and political theory (manchester & new york: manchester university press).
– Meinecke, Friedrich (1998), makyavellism: the doctrine of raison d’etat and ıts place in modern history (new brunswick & london: transaction publishers).
Sancar, Mithat (2000), “devlet akli” kiskacinda hukuk devleti (ıstanbul: ıletisim).
Seligm an, Adam b. (1995), the ıdea of civil society (princeton/nj: princeton university press)