Gündem çok sıkışık. Bir türlü gündem değiştirilemiyor. Rahmetli Özal, Sayın Çiller, açlık grevleri, terör, Suriye, ABD seçimleri gibi bir sürü madde olmasına rağmen millet gündemin değiştirilme çalışmalarına müsaade etmiyor.
Ortada bir şey yokken hemen yeni bir gündem dosyası açılarak gündem dışına çıkılmaya iktidarın eksikleri gözden kaçırılmaya çalışılıyor. Çok çalışılıyor fakat bir türlü değişmiyor.
On yıl iktidar olup hem de tek başına millet tarafından iktidar yapılacaksın. Sonra çıkıp bu sistemi değiştirelim. Başkanlık sistemine geçelim. İki başlılık olmasın. Tek başlılık olsun. Neden? On yıldır iktidar olup hala yönetme sorunu yaşıyorum. O zaman bahsettiğiniz gibi ülkeyi feraha falan erdirememişsiniz. Halen daha koalisyonsuz tek başına ülke yönettiğinize göre mağduriyetiniz ne? Herkes kendi dönemi ile sorumlu olduğuna göre sizden öncesinde yaşananların bedelini siyasetçiler zaten ödedi.
Efendim şunu yapamıyoruz. Bu olmuyor. Normal her zaman olduğu gibi bir sürü gündem maddesi ile on senenin sonunda Yargı kötüydü değiştirildi. Ne oldu? Şu anda milletin yargıya güveni var mı?
Babalar gibi satarım dediler. Var yok sattılar. Sonrasında hala daha satıyorlar. Kimse sormuyor.
Dünya para takip kuruluşları Türkiye’yi uyarıyor. “ Kara para trafiğinde önemli bir nokta Türkiye .” izah edin diye uyarıyorlar. El cevap var mı hükümetten. Yok.
Daha bir yıl önce çıkıp milletten “ İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün “ demediler mi? Dediler. Millette al kardeşim istikrara oy verdi. Şimdi ne oldu da istikrarsızlık varmış gibi başkanlık sitemine geçiş dillendiriliyor.
Başkanlık sistemi tam bir diktatörlük, tek adamlık, saltanat ve baas özentisidir. Neden mi? Çok açık. Baas partisinin olduğu ülkelerde planlı şekilde seçimler yapılıyor. Hatta diğer muhalefet partileri seçimlerde boy gösteriyor. Ne oluyor? Devamlı sabit bir başkan ülkeyi ölene kadar yönetiyor. Buna biz diktatörlük, tek adamlık diyoruz.
Veya İran’da seçime girebilen partilere müsaade edildiği oranda seçimlere katılabiliyor. Mesela “ Halkın mücahitleri “ muhalefet gurubu seçimlere giremiyor. Böyle bir alternatif İran halkının önüne konuluyor mu? Hayır. Biliyorlar ki İran halkı bir daha ebed müddet bu baskı yönetimini seçer mi ?
Suudi Arabistan’da serbest ve güvenilir bir seçim ortamı yapılırsa Suud yönetimi seçimin ertesi haftasında kelleyi teslim eder. Sıkıysa serbest seçim yapsınlar. Bir daha halk bunların kendisini yönetmesini kabul eder mi? Etmez.
Başkanlık sistemi ile Türkiye’de rejim değişikliği söz konusu muhtemel olabilir. Hatta geçenlerde sayın Erdoğan’ın “idam cezasının geriye gelmesini halk talep ediyor” demesinin ardında yeni Türkiye’ye muhalefet etmiş veya etmesi muhtemel veya edecek olanların Tahran meydanında infaz edildiği gibi bir görüntüyü vatandaş kabul eder mi? Ederse başkanlık sitemini konuşalım .
Önce siyaset kurumu son on yıl mecliste bulunan siyasi partiler ve milletvekilleri ile hesabını versin. Hangi hesap derseniz. İlla ki yapılan bunca eksikliğin ülke gerekleri yerine kişi gerekleri üzerinden hareket edilmesinin bir bedeli var.
Bu bürokrat olabilir. Askeri vesayet olabilir. Fark etmez. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milleti ile bölünmez bir bütündür. Başkanlık sistemi ile kalkıp federe bir yapının dayatılmasını bu ülkenin vatandaşları kabul ederse sorun yok. Milletvekilliğinin tıpkı Baas rejiminde olduğu gibi figüranların doldurduğu bir salonda başkana itaat etme üzerine kurmayı Sayın Başbakan Erdoğan’ın dediği gibi millet hazmedecek mi ?
2023 hedefinin olabilmesi için başkanlık sistemine geçilmesi AK Partiye göre zorunlu. Yanında birde Seç-sis seçim sistemi gibi bir ucube sistem var. İlk önce son on yıl yapılan seçimlerin sayım güvenliğini bir görelim. Sonrasında başkanlık sistemini konuşuruz.
Hüseyin Hakkı KAHVECİ 09 Kasım 2012 Cuma ( Anayurt )