1651 yılında Thomas Hobbes’un ünlü ” Leviathan ” adlı eseri ile mutlak güç ve yetkilere sahip egemen bir devleti ifade etmek üzere kullanılmıştır.
(Toplumda yaşayan) insanlar birbirlerine ‘ben haklarımdan vazgeçiyorum ve tüm haklarımı bu insana ya da insanların meclisine veriyorum’ demelidirler. Böylece bütün güç ve kudret tek bir insanda toplanır. Bu DEVLET ya da Latince CIVITAS olarak adlandırılır. Bu büyük LEVİATHAN‘ın doğması demektir.
24 Haziran başkanlık seçimleri , veyahut 16 Nisan referandumu tamamen bu teorem üzerine kurgulanmıştır .
Bunun adına biz TANRI KRAL diyoruz . Saraylılar ise MEHDİ üzerinden aslında LEVİATHAN sistemini inşa ediyorlar .
Önceleri biz insanların hak ve özgürlüklerini korumak için oluşturulan devlet, zamanla büyüdü…
Bireyi korumak için oluşturulmuş olan devlet, birey üzerinde tiranlık kurmaya başladı. Güya “iyiliksever devleti” temsil eden krallar, imparatorlar, sultanların baskı ve zulmü altında insanlar ezildi…
Yaşam hakkı, özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı hiçe sayıldı…
Asırlar “despot devlet”in izlerini taşıdı…
Ekonominin gelişmesine paralel olarak devlet faaliyetleri de genişledi…
Faaliyetleri genişledikçe harcamaları arttı. Harcamaları arttıkça daha fazla vergilemek zorunda kaldı. Bu da yetmedi, sınırsızca ve sorumsuzca borçlandı…
Para basma yetkisini kötüye kullandı…
Sonuçta ekonomide hastalıklar ortaya çıkmaya başladı. İsraf ve savurganlıklar çoğaldı. Devlet, asıl varlık nedenini unuttu. Ve devlet, sosyal faydasından çok sosyal maliyeti olan bir kurum olmaya başladı.
“Devlet büyüdükçe, özgürlük de o oranda küçülür.” Jean Jacques Rousseau böyle söylüyor.
Gelelim Cumhurbaşkanı Erdoğan ne söylüyor ?
` Artık bize biçilen elbiseye sığmıyoruz. Cetvelle çizilmiş sınırları kabul etmiyoruz. Lozan geçersizdir. Lozan güncellenmeli “ Kısaca 1651 yılında yazılmış olan Leviathan felsefi teoremini Türk Cumhuriyeti üzerinde kullanmaktan kaçınmıyor. Öyle ki ! Yanında Devlet Bahçeli ile beraber .Aslında yaptığı olanın içini boşaltmak .Bunun farkında,ve çok iyi biliyor .
“Devletin toplumun güvenliğini sağlama ve muhafaza etme niyetine rağmen, onun sahip olduğu gücü kötüye kullanmaya eğilimli bir kurum olduğuna tarihin hemen her sayfasında şahit olunabilir.” John C. Calhoun .O gün böyle demiş .
Bugün bundan farklı birşey yaşamıyoruz.
AKP ve Erdoğan tam on beş yıllık iktidarlarında Türkiye Cumhuriyeti Devleti gerilimsiz bir gün geçirmedi . Gerilim bu tür yapıları besliyor. Ve kendilerine uygun teoremleri çok güzel vatandaşın cehaletinden faydalanarak uygulamaya sokuyorlar.
Erdoğan bugüne kadar, Türkiye ve Türkiye dışı tüm yapılarla ittifak yapmış ,sonrasında bu yapıların dışında milli veya gayri milli yapılarla flört etmiş tek siyasetçi .Bu herkesin dikkatle değerlendirmesi gereken bir husus.
24 Haziran seçimlerinde oylayacak olduğumuz tek sonucu olan madde şu ;
“İnsanlar birbirlerine ‘ben haklarımdan vazgeçiyorum ve tüm haklarımı bu insana ya da insanların meclisine veriyorum’ demelidirler. Böylece bütün güç ve kudret tek bir insanda toplanır.”
Netice olarak ortada geçmişte yaşadıklarımız varken , önümüzde kalan zaman dilimi içerisinde bu maddeyi iyi okuyup düşünelim .
Cumhurbaşkanı Erdoğan bundan bir kaç gün önce “ ANAYASAYI değiştirecek çoğunluğu elde edeceğimize inanıyorum “ dedi.
Bu şu demek ! Türkiye Cumhuriyeti devletinin kimliği olan ilk dört maddeyi yani değiştirilmesi dahi teklif edilemez olan o ilk dört maddeyi değiştirerek , kendince kurduğu YENİ TÜRKİYE devletini kurmuş olmak. Ömrü boyunca devlete vergi vermemiş insanların devleti ele geçirdikten sonra düşünceleri TOPRAK AĞASI mantığıyla o devlete oturmak .
Bu arada Erdoğan döneminin HARVARD mezunlarından GENAR Araştırma Şirketi Genel Müdürü Mustafa Şen, CNN Türk yayınında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatını anlatırken şu ifadeleri kullandı:
“Fazla iddialı gibi gelse de politik uzay zaman bükülmüştür.Tayyip Erdoğan tarafından. 24 Haziran, 4 Mayıs’a getirilmiştir ve bugün itibarıyla seçim bitmiştir.”
Yani 24 Haziran tarihinde yapılacak olduğu düşünülen seçim 4 Mayıs tarihi itibarı ile AKP ve Erdoğan tarafından kazanılmış ve bitmiştir! Demek istemiştir.
Bu arada! Erdoğan`ın kutsallaştırılmasından hareketle MEHDİ falan olduğunu söylemeye çalışmış olmakla beraber , kesin bilgi değildir! Diyorum .
Yazımın sonuna gelirken , kitaplarımı okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum .
-Rabıta Uğur Mumcu`dan sonra
-Atatürk`ün Yasaklanan Kitabı
-Yahuda “ Atatürk ve Cumhuriyete Kuşatma “
-İyi bir hafta sonu dileklerimle ,herkese sevgi ve saygıyla
Atabey H.Hakkı Kahveci